Tasarım
Andersen’in büyülü dünyası Danimarka’da müzeye dönüştü
Danimarka'nın Hans Christian Andersen Müzesi, geçtiğimiz Haziran ayındaki açılışının ardından, Kengo Kuma and Associates'in mimarisiyle resmi olarak halka açılıyor. Bahçe labirenti olarak düzenlenen müze, kıvrımlı hacimlerden oluşan bir küme olarak şekilleniyor. Ziyaretçiler sonbaharda halka açılan bu ara park alanlarını keşfetmeye davet ediliyor. Yeni açılan 'H.C. Andersen Hus Müzesi' böylece 1805 doğumlu yazarın anısına Odense'ye bir 'fantezi dünyası' sunuyor.
Kengo Kuma & Associates'teki (KKAA) mimarlar, Hans Christian Andersen Müzesi'ni tasarlarken yazarın peri masalı hikayelerini bir anlamda bu alanda inşa ettiler. Andersen'in The Tinderbox adlı öyküsünde, bir ağacın büyülü bir şekilde onu izleyen kişinin önünde yeni perspektifler oluşturan bir yeraltı dünyası ortaya çıkarıyor. Müze de buna benzer şekilde tasarlandı. Tüm sergi alanları tıpkı büyülü hikayede olduğu gibi yer altında konumlandı.
Projede Cornelius Vöge ve MASU Planning ile birlikte çalışan Kengo Kuma, şunları söyledi: "Mimari tasarımın ardındaki fikir, Andersen'in, küçük bir dünyanın birdenbire daha büyük bir evrene dönüştüğü yöntemi andırıyordu."
'Gerçek dünya' ile 'fantezi dünyası' arasında bir yolculuk
Ziyaretçi bu alanda sürekli kafesli ciltler ve labirent benzeri çitlerle çevrelenmiş, kıvrımlı bahçeler arasında seyahat ediyor. Bu iki dünyayı ayıran yarı saydam duvarlar, Anderson'ın öykülerindekine çok benzer şekilde, yumuşak ve belirsiz bir bölünmeyi akla getiriyor.
Müze alanı olarak şekillenen diğer hikayeler arasında “Küçük Deniz Kızı” ve “Thumbelina” da yer alıyor. Bir sergi alanı, ziyaretçilerin aşağıda işgal edebileceği ve yukarıdan bakabileceği bir su havuzu olarak gizlenmiş. Bu arada, Giant's Garden, sanki ziyaretçiler küçülmüş gibi büyük boy bitki yaşamıyla bezenmiş.
proje: H.C. Andersen’s House Mimari: Kengo Kuma and Associates | @kkaa_official Lokasyon: Odense, Danimarka
Moda
22 sonbahar/kış trendleri bize ne söylüyor?
Halen pandeminin sancılarını yaşayan moda endüstrisi, Miuccia Prada'nın 2022 sonbahar/kış defilesinden sonra yayınlanan bir bildiride “Yeniden yaşamak” kavramını ele aldı. Rusya Ukrayna savaşını da teması içine alan defile ne pahasına olursa olsun hayata tutunmak üstünden yolunu kurdu.
Giorgio Armani, Milano'daki şovunu bir saygı göstergesi olarak sessizce gerçekleştirdi. Burada büyüklü küçüklü çok sayıda marka savaştan etkilenenler için bağışta bulundu ve otokrasi karşısında yaratıcılığın öneminden bahsetti. Balenciaga gösterisini iptal etmeyi düşündükten sonra, “Bu gösteriyi iptal etmenin pes etmek anlamına geleceğine” karar vererek, bunu bir direniş eylemi olarak yeniden şekillendirdi. Tasarımcının 1993 yılında 12 yaşındayken anavatanı Gürcistan'dan kaçmak zorunda kalması ve ardından Ukrayna'ya sığınması göz önüne alındığında, bu yorum özellikle güçlü bir tutum olarak yerini buldu.
Sonbahar için değinilen diğer noktalarsa cinsiyet akışkanlığı, cinsel çekicilik, beden pozitifliği olarak kendini gösterdi.
Sonbahar/kış 2022 koleksiyonlarının en büyük moda trendi?
22 kış koleksiyonları her zaman, her yerde giyilebilecek iyi tasarlanmış kıyafetlerin geri dönüşü olarak trendlerde yerini aldı. Nadiren dikkat çeken ancak Prada, Bottega Veneta ve Loewe’ın çıkış ve trendlere oturuş merkezi olarak görüldüğü atletlerin gelecek sezonda da yükselişe geçtiğini göüyoruz. Etekler uzun çizmelerle kombinlendi, uçuş uçuş ceketler büyük beden blazer ve metalik renkler mini eteklerden lateks botlara, bol kordonlardan spor ayakkabılara kadar her şeyle bir araya geldi. Bunun yanında şirketlerde giyilen takım elbiseler ve beyaz yaka giyimi sokağa çıkmaya hazırlanıyor, şeffaflar ve beli sıkı pantolonlar yine bizimle…
Slush Jobs olarak bizim eklemek istediğimiz ise; elbette tasarım ve yaşamın bir parçası olan modanın bir şeyler söylemesi şart! Fakat daha temiz bir endüstrinin oluşturulması ve hayata geçirilmesi, defilelerde trendlere yön veren markaların harekete geçmesiyle ivme kazanır. Daha sürdürülebilir kumaşlar ve yöntemler, daha kolay alınabilir fiyatlarla moda gerçekten olması gereken yere ulaşacaktır.
Edebiyat
Hayatta Kalanlar, Alex Schulman
Olağanüstü bir anlatımla karşı karşıya olduğumuz Hayatta Kalanlar, İskandinav edebiyatının son derece sert ve dramatik anlatılarından biri. Yalın ve sıcak bir dille aktarılan hikayede sıradanlığı ve dramı iç içe görüyor, akışkan bir dille özümsüyoruz. Anne ve babanın alkolik olduğu ve çocukların onların etrafında yaşamaya çalıştıkları mutsuzluklarını ele alan hikaye, bir bölüm günümüzde bir bölüm geçmişte olacak şekilde kurgulanmış. Kitapta kardeşlerin görünmez iplerle birbirlerine bağlandıkları, o görünmez iplerin kopamadan bedenlerini nasıl da yıprattıklarığını izlerken kanayan yaralarını birbirlerinden nasıl sakladıklarını ya da saklayamadıklarını gözlemliyoruz.
Alex Schulman’ın kitabı okunmaya değer, oldukça derin duygular barındırıyor. Timaş Yayınları vasıtasıyla Türkçe’ye çevrildi.
Kültür
41. İstanbul Film Festivali sona ererken
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen, Türkiye’nin en büyük uluslararası sinema etkinliği İstanbul Film Festivali, bu yıl 41. kez gerçekleştirildi. 8 - 19 Nisan tarihleri arasında izleyicisiyle buluşan festivalin son iki günündeyiz.
41. İstanbul Film Festivali, Türkiye ve dünya sinemasının en başarılı örneklerinden, yıldız oyuncular ve usta yönetmenlerle söyleşilere kadar pek çok etkinlikle yeniden sinemalara döndü. Festivalin programı dünya sinemasının en yeni örnekleri, kült yapıtlar, usta yönetmenlerin son filmleri, yeni keşifler ve gizli hazinelerin aralarında olduğu 135 uzun ve 22 kısa metrajlı filmden oluştu. Festivalde, 14 bölüm altında 43 ülkeden 164 yönetmenin filmleri sinemaseverlerle buluştu. Film gösterimlerinin yanı sıra konuk yönetmen ve oyuncuların katılımıyla gerçekleştirilen sohbetler, konserler ve özel etkinlikler de yer aldı. Gösterimler Beyoğlu’nda Atlas 1948, Beyoğlu Sineması, Pera Müzesi Oditoryumu, Nişantaşı’nda CineWAM Premium+ City’s (Salon 3 ve Salon 7) ve Kadıköy’de Kadıköy Sineması ile Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi olmak üzere toplam yedi salonda yapıldı.
Sen de bu festivali dört gözle beklediysen, umutlarını, mutluluklarını ve hayal kırıklıklarını bizimle paylaşabilirsin. info@slushjobs.com ‘da mailini bekliyor olacağız ve belki de bir sonraki bültende senin yorumunu burada paylaşacağız…
Yorum yap